Göz tansiyonu (glokom) nedir?
Göz tansiyonu, glokom ya da halk arasında bilinen adıyla karasu, göz içindeki basıncın normalden fala olması demektir. Glokom, çoğu kez hiç belirti vermeden sinsice ilerleyen sık görülen bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmediği takdirde, kalıcı görme kaybına yol açabilir. Glokom hastalığında, göz içerisindeki sıvı basıncı yükselir. Bu yüksek basınç, görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verir.
Sen de kendi sorunu sor
Bunlar da ilginizi çekebilir
Göz tansiyonu nedir?
Göz tansiyonu, tıbbi terim olarak göz içi basıncının (göz içi sıvısının göz içinde oluşturduğu basınç) artması durumunu ifade eder. Göz içi basıncı normalden yüksek olduğunda, gözün içindeki yapılar, özellikle optik sinir, zarar görebilir ve görme kaybına neden olabilir. Göz tansiyonu, genellikle glokom olarak adlandırılan bir göz hastalığının belirtisidir.
Göz tansiyonu, göz içi sıvısının üretiminin artması veya drenaj sisteminin engellenmesi nedeniyle oluşabilir. Göz tansiyonu genellikle ağrısızdır ve belirgin semptomlar göstermez. Bu nedenle, birçok insan göz tansiyonunu fark etmez ve ilerleyen aşamalarda görme kaybı yaşayabilir.
Göz tansiyonunu belirlemek ve göz sağlığını korumak için düzenli göz muayeneleri önemlidir. Göz tansiyonu, bir göz doktoru tarafından ölçülen göz içi basınç değerlerine dayanarak teşhis edilir. Ayrıca, optik sinirin durumunu ve görme alanını değerlendirmek için başka testler de yapılabilir.
Göz tansiyonu, tedavi edilmezse görme kaybına neden olabileceğinden erken teşhis ve tedavi önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında göz damlaları, oral ilaçlar veya cerrahi müdahale yer alabilir. Tedavi, göz içi basıncını düşürmeyi ve optik sinirin sağlığını korumayı amaçlar.
Göz tansiyonu, erken teşhis ve düzenli takip ile kontrol altına alınabilir. Bu nedenle, düzenli göz muayenelerine katılmak ve göz sağlığına özen göstermek önemlidir.
Göz tansiyonunun belirtileri nelerdir?
Göz tansiyonu genellikle belirgin semptomlar göstermez ve genellikle ağrısızdır. Bu nedenle, birçok insan göz tansiyonunu fark etmez. Göz tansiyonunun belirtileri, ilerleyen aşamalarda görme kaybı başladığında ortaya çıkar. Belirtiler genellikle şunları içerebilir:
Görme alanında değişiklikler: Göz tansiyonu ilerledikçe, görme alanında yavaş yavaş daralmalar meydana gelebilir. Öncelikle yan veya periferik görme kaybı olarak kendini gösterebilir. Bu durum, özellikle ilerleyen glokom vakalarında fark edilebilir.
Bulanık görme: Göz tansiyonu ilerledikçe, görme bulanıklaşabilir veya net olmayabilir. Bu durum, göz içi basıncının optik sinire zarar vermesiyle ilişkilidir.
Renklerde değişiklik: İlerleyen glokom vakalarında, renklerde solmalar veya değişiklikler fark edilebilir. Bu, göz tansiyonunun optik sinire zarar vermesiyle ilişkilidir.
Göz ağrısı veya baş ağrısı: Nadiren, bazı insanlar göz tansiyonu nedeniyle hafif bir göz ağrısı veya baş ağrısı yaşayabilir. Ancak, çoğu insan göz tansiyonunun farkında olmadığı için bu semptomlar genellikle belirgin değildir.
Göz tansiyonu genellikle belirtiler olmadan ilerleyebilir, bu nedenle düzenli göz muayeneleri ve göz içi basınç ölçümleri önemlidir. Erken teşhis, görme kaybını engellemek veya yavaşlatmak için önemlidir. Eğer göz tansiyonu riskiniz varsa veya belirtilerden şüpheleniyorsanız, bir göz doktoruna başvurmanız önemlidir.
Göz tansiyonu nasıl teşhis edilir?
Göz tansiyonu teşhisi için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir:
Göz içi basınç ölçümü (Göz tansiyonu ölçümü): Göz içi basıncını ölçmek için kullanılan bir cihazla göz tansiyonu ölçümü yapılır. En yaygın yöntem, bir tonometre adı verilen aletle göz yüzeyine hafif bir basınç uygulayarak göz içi basıncını ölçmektir. Bu işlem genellikle ağrısızdır ve bir göz doktoru tarafından yapılır.
Optik sinir muayenesi: Göz doktoru, optik sinirin durumunu değerlendirmek için bir oftalmoskop kullanabilir. Bu, göz içi basıncının optik sinire ne kadar zarar verdiğini değerlendirmek için önemlidir. Optik sinirdeki hasar, göz tansiyonunun bir belirtisi olabilir.
Görme alanı testi: Göz tansiyonu ilerledikçe, görme alanında daralmalar meydana gelir. Göz doktoru, görme alanının tam bir haritasını oluşturmak için hastaya bir görme alanı testi yapabilir. Bu test, görme alanındaki herhangi bir değişikliği tespit etmek için kullanılır.
Pahalı testler: Göz doktoru, belirli durumlarda ek testler yapabilir. Bunlar arasında optik koherens tomografi (OKT) veya retinal sinir lifi analizi gibi görüntüleme testleri bulunur. Bu testler, optik sinir ve retina üzerindeki hasarı daha ayrıntılı olarak değerlendirmek için kullanılabilir.
Göz tansiyonu teşhisi için ölçülen göz içi basınç değerleri ve yukarıda belirtilen test sonuçları bir araya getirilerek tanı konulur. Göz tansiyonu teşhisi ve takibi genellikle bir göz doktoru (oftalmolog) tarafından yapılır. Eğer göz tansiyonu riskiniz varsa veya belirtilerden şüpheleniyorsanız, bir göz doktoruna başvurmanız önemlidir.
Göz tansiyonu nasıl tedavi edilir?
Göz tansiyonunun tedavisi genellikle göz içi basıncını düşürmeyi amaçlar. Tedavi, görme kaybını önlemek veya yavaşlatmak için göz sağlığını korur. Göz tansiyonu tedavisi aşağıdaki şekillerde yapılabilir:
Göz damlaları: Göz doktorunuz, göz içi basıncını düşürmek için özel göz damlaları reçete edebilir. Bu damlalar genellikle günlük olarak kullanılır ve göz içi basıncını kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Göz damlalarını düzenli olarak kullanmak önemlidir.
Oral ilaçlar: Bazı durumlarda, göz damlaları yeterli olmayabilir ve doktorunuz oral ilaçlar reçete edebilir. Bu ilaçlar, göz içi basıncını düşürmek için sistemik olarak alınır.
Cerrahi müdahale: İlaçlarla kontrol altına alınamayan veya ilerleyen göz tansiyonu vakalarında cerrahi tedavi gerekebilir. Cerrahi seçenekler arasında trabekülektomi, göz içi sıvının dışarı akışını artıran bir prosedür, veya göz içi basıncını düşürmek için implantlar kullanma gibi yöntemler bulunur.
Lazer tedavisi: Bazı durumlarda, lazer tedavisi göz tansiyonunun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Lazer trabeküloplasti veya selektif lazer trabeküloplasti gibi prosedürler, göz içi sıvısının akışını düzenleyerek göz içi basıncını azaltmaya yöneliktir.
Göz tansiyonu tedavisi, her hasta için kişiselleştirilir ve tedavi planı doktorunuz tarafından belirlenir. Düzenli takip ve göz muayeneleri, tedaviye yanıtı değerlendirmek ve tedavi planını güncellemek için önemlidir. Göz tansiyonu tedavisi, görme kaybını önlemek veya yavaşlatmak için uzun vadeli bir süreç olabilir. Bu nedenle, doktorunuzun önerdiği tedavi planına sadık kalmak önemlidir.
Göz tansiyonu için kullanılan ilaçlar nelerdir?
Göz tansiyonunun tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle göz damlaları şeklindedir. Bu ilaçlar, göz içi basıncını düşürerek tansiyonu kontrol altında tutmaya yardımcı olurlar. Bazı yaygın kullanılan göz tansiyonu ilaçları şunlardır:
Beta blokerler: Göz damlaları şeklinde kullanılan beta blokerler, göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olur. Bunlar, gözdeki sıvı üretimini azaltarak etki gösterir. Örnek olarak timolol, betaksolol ve levobunolol gibi ilaçlar bulunur.
Prostaglandin analogları: Bu ilaçlar, göz içi sıvısının drenajını artırarak göz basıncını düşürmeye yardımcı olur. Genellikle bir kez günlük olarak kullanılırlar. Latanoprost, bimatoprost ve travoprost gibi prostaglandin analogları bu gruba örnek olarak verilebilir.
Alfa agonistleri: Alfa agonistleri, gözdeki sıvı üretimini azaltır ve göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olur. İki ana grup içerir: selektif ve nonselektif alfa agonistleri. Örnek olarak brimonidin ve apraklonidin gibi ilaçlar kullanılabilir.
Karbonik anhidraz inhibitörleri: Bu ilaçlar, gözdeki sıvı üretimini azaltarak göz basıncını düşürür. Genellikle başka ilaçlara yanıt vermeyen veya yan etkileri nedeniyle diğer ilaçlara uygun olmayan durumlarda kullanılır. Dorzolamid ve brinzolamid gibi ilaçlar bu gruba örnek olarak verilebilir.
Göz tansiyonu ilaçlarının kullanımı, doktorunuz tarafından belirlenen dozaj ve zamanlama talimatlarına göre yapılmalıdır. İlaçları düzenli olarak kullanmak ve doktorunuzla düzenli olarak iletişim halinde olmak, tedaviye yanıtı izlemek için önemlidir. Ayrıca, ilaçların yan etkileri ve olası etkileşimleri hakkında bilgi sahibi olmanız da önemlidir.
Göz tansiyonu için cerrahi müdahale gerekiyor mu?
Göz tansiyonu tedavisinde cerrahi müdahale, genellikle ilaçlarla kontrol altına alınamayan veya hastalık ilerledikçe görme kaybını önlemek veya yavaşlatmak amacıyla düşünülen bir seçenektir. Cerrahi müdahale genellikle göz içi basıncını düşürmeyi hedefler ve aşağıdaki durumlarda düşünülebilir:
İlaç tedavisi etkisiz veya yetersiz: İlaçlarla göz tansiyonu kontrol altına alınamadığında veya ilaçların yan etkileri nedeniyle tolere edilemez hale geldiğinde, cerrahi müdahale düşünülebilir.
İlerleyen görme kaybı: Göz tansiyonu ilerledikçe görme kaybı oluşabilir. Cerrahi müdahale, görme kaybını durdurmak veya yavaşlatmak için bir seçenek olabilir.
Glokom tipine bağlı özel durumlar: Bazı glokom tipleri, örneğin açı kapanması glokomu, ilaçlarla etkin bir şekilde kontrol edilemez veya cerrahi müdahale daha öncelikli olabilir.
Cerrahi müdahale seçenekleri şunları içerebilir:
Trabekülektomi: Bu prosedürde, gözün ön kısmında bir drenaj deliği oluşturulur ve göz içi sıvısı dışarı akışı sağlanır.
Goniotomi veya trabekülotomi: Bu yöntemlerde, göz içindeki drenaj sistemi açılır ve sıvının daha iyi akmasına yardımcı olunur.
Göz içi stentler veya implantlar: Bu cihazlar, göz içi basıncını düşürmek için göze yerleştirilir ve sıvının drenajını artırır.
Cerrahi müdahale, her hasta için kişiselleştirilir ve göz doktoru tarafından değerlendirilir. Cerrahi seçeneğin uygun olup olmadığına, hastanın genel sağlık durumuna ve göz tansiyonunun özelliklerine bağlı olarak belirlenir. Cerrahi müdahale öncesi ve sonrasında düzenli takip ve göz kontrolleri önemlidir. Hasta, doktorun önerilerine uyarak tedavi sürecini takip etmelidir.
Göz tansiyonu kalıcı körlüğe yol açabilir mi?
Evet, göz tansiyonu (glokom), tedavi edilmediğinde veya yeterince kontrol altına alınmadığında kalıcı görme kaybına yol açabilir. Göz tansiyonu, göz içi basıncının yüksek olduğu durumlarda optik sinir üzerinde baskıya neden olur. Bu baskı, optik sinirin zamanla hasar görmesine ve görme kaybına yol açabilir.
Göz tansiyonu, genellikle başlangıçta hiçbir belirti veya ağrıya yol açmadığı için "sessiz hırsız" olarak adlandırılır. Hastalar genellikle görme kaybını fark etmeden ilerlemesine izin verirler. İlerleyen glokom durumunda, görme alanında yavaşça genişleyen bir karanlık nokta oluşabilir. Görme kaybı genellikle kalıcıdır ve geri dönüşümsüz olabilir.
Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile glokomun ilerlemesi kontrol altına alınabilir ve görme kaybı önlenebilir veya yavaşlatılabilir. Bu nedenle, glokom riski taşıyan kişilerin düzenli göz muayenesi yapması ve önerilen tedavi planını takip etmesi önemlidir.
Göz tansiyonunun kalıcı körlüğe yol açmasını önlemek için erken teşhis, düzenli göz muayeneleri ve tedavinin sürdürülmesi önemlidir. Risk faktörlerinizi ve semptomlarınızı göz önünde bulundurarak bir göz doktoruna danışmanız önemlidir.
Göz tansiyonu olan kişiler nelere dikkat etmelidir?
Göz tansiyonu (glokom) olan kişiler aşağıdaki noktalara dikkat etmelidir:
Düzenli göz muayeneleri: Göz doktorunuzun belirlediği sıklıkta düzenli göz muayenelerine gitmek önemlidir. Bu muayenelerde göz içi basıncı ölçülerek, göz siniri ve görme alanı değerlendirilir. Erken teşhis ve tedavi, görme kaybını önlemek veya yavaşlatmak için kritik öneme sahiptir.
İlaç kullanımını düzenli olarak sürdürmek: Eğer doktorunuz göz damlaları veya başka bir ilaç tedavisi reçete ettiyse, bu ilaçları düzenli olarak kullanmak çok önemlidir. İlaçları önerildiği şekilde kullanmak, göz içi basıncını kontrol altında tutmaya yardımcı olur.
Yan etkileri ve etkileşimleri takip etmek: Kullanılan ilaçların olası yan etkileri ve diğer ilaçlarla etkileşimleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Eğer herhangi bir yan etki veya sorun yaşarsanız, hemen doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.
Stresi yönetmek: Stres, göz tansiyonunu olumsuz etkileyebilir. Stresi yönetmek için rahatlama tekniklerini uygulamak, uyku düzenine dikkat etmek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek önemlidir.
Göz yorgunluğunu önlemek: Uzun süre bilgisayar veya diğer ekranlara bakmak, göz yorgunluğunu artırabilir. Göz tansiyonu olan kişilerin düzenli olarak göz dinlenme araları vermeleri, gözleri koruyucu gözlükler kullanmaları ve doğru çalışma ortamını sağlamaları önemlidir.
Sağlıklı yaşam tarzı: Sağlıklı bir beslenme düzeni, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkol kullanmamak gibi faktörler, göz sağlığını korumaya yardımcı olabilir.
Göz tansiyonu olan kişiler, doktorları tarafından verilen önerileri takip etmeli ve düzenli kontrollerini aksatmamalıdır. Belirtilerinde herhangi bir değişiklik veya yeni sorunlar ortaya çıkması durumunda hemen doktora başvurmalıdırlar.
Göz tansiyonu genetik mi yoksa çevresel faktörlerle mi ilgilidir?
Göz tansiyonu (glokom), genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıkabilir. Hem genetik faktörler hem de çevresel faktörlerin rolü vardır.
Genetik faktörler: Aile geçmişi, göz tansiyonu riskini etkileyen önemli bir faktördür. Eğer birinci derece akrabalarınızda (ebeveynler, kardeşler) göz tansiyonu veya glokom varsa, sizin de riskiniz artabilir. Bazı genetik mutasyonlar veya varyasyonlar, göz içi basıncını etkileyen mekanizmaları değiştirerek glokom gelişimine katkıda bulunabilir.
Çevresel faktörler: Çevresel faktörler de göz tansiyonu riskini etkileyebilir. Bunlar arasında yaş, ırk, etnik köken, bazı sistemik hastalıklar (örneğin diyabet), miyopi, uzun süreli steroid kullanımı, göz travması, düşük kan akışı ve bazı yaşam tarzı faktörleri (sigara içmek, alkol kullanmak, stres vb.) sayılabilir. Çevresel faktörler, genetik yatkınlık olan kişilerde göz tansiyonunun ortaya çıkma olasılığını artırabilir.
Sonuç olarak, göz tansiyonu genellikle genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucu oluşur. Genetik yatkınlığı olan kişilerin çevresel faktörlerden uzak durmaları ve düzenli göz kontrolleri yapmaları önemlidir. Yine de, her bireyin durumu farklı olabilir ve etkileyen faktörler kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle, göz tansiyonu riski taşıyan bireylerin bir göz doktoruna danışarak durumlarını değerlendirmeleri önemlidir.
Göz tansiyonu risk faktörleri nelerdir?
Göz tansiyonu (glokom) geliştirme riskini artıran çeşitli faktörler bulunmaktadır. İşte göz tansiyonu için yaygın risk faktörleri:
Aile geçmişi: Birinci derece akrabalarında (ebeveynler, kardeşler) göz tansiyonu veya glokom olan bireylerde, diğer insanlara göre daha yüksek bir risk vardır. Genetik faktörler, aile geçmişiyle ilişkili olabilir.
Yaş: Yaş ilerledikçe, göz tansiyonu riski artar. İlerleyen yaş, göz tansiyonunun en önemli risk faktörlerinden biridir.
Irk ve etnik köken: Bazı ırk ve etnik gruplarda göz tansiyonu daha yaygın olarak görülür. Özellikle Afrika kökenli, Amerikan yerlisi ve Hispanik kökenli kişilerde göz tansiyonu riski daha yüksektir.
Miyopi: Yüksek dereceli miyopi (kısa görme) göz tansiyonu riskini artırabilir.
Göz içi basıncı: Yüksek göz içi basıncı (intraoküler basınç) göz tansiyonu için bir risk faktörüdür. Normalden daha yüksek göz içi basıncı, optik sinire zarar verebilir.
Göz yaralanması veya cerrahi: Göz travmaları veya önceki göz ameliyatları, göz tansiyonu geliştirme riskini artırabilir.
Sistemik hastalıklar: Diyabet, hipertansiyon (yüksek tansiyon) ve tiroid hastalığı gibi bazı sistemik hastalıklar, göz tansiyonu riskini artırabilir.
Steroid kullanımı: Uzun süreli ve yüksek dozda kortikosteroid (steroid) ilaçları kullanmak, göz tansiyonu geliştirme riskini artırabilir.
Düşük kan akışı: Düşük kan akışı, göz tansiyonu riskini artırabilir. Kardiyovasküler hastalıklar, hipotansiyon (düşük tansiyon) gibi durumlar bu faktöre katkıda bulunabilir.
Yaşam tarzı faktörleri: Sigara içmek, aşırı alkol tüketmek, düzensiz egzersiz yapmak ve obezite gibi yaşam tarzı faktörleri, göz tansiyonu riskini artırabilir.
Bu faktörler, bireylerin göz tansiyonu geliştirme olasılığını etkileyebilir, ancak herkes için aynı değildir. Göz tansiyonu riski taşıyan bireylerin düzenli göz kontrolleri yapmaları ve bir göz doktoruna danışmaları önemlidir.
Yeni SSS
İrritabl bağırsak sendromu (IBS) tedavisi, semptomların şiddetine ve tipine bağlı olarak kişiselleştirilmelidir. İBS, huzursuz bağırsak sendromu olarak da bilinir. Tedavi genellikle genel yakla ...
İrritabl bağırsak sendromu (IBS) farklı şiddetlerde olabilir. En önemli belirtisi karın ağrısıdır. Başlıca irritabl bağırsak sendromu belirtileri şunlardır; Karın Ağrısı veya Kramp Karın bölgesinde ağrı, şişkinlik veya kramp şeklinde hissedilebilir. Ge ...
Boğaz reflüsü (laringeal reflü), mide asidinin yemek borusunu geçip, boğaz ve gırtlağa kadar yükselmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, gastroözofageal reflü hastalığı ile ilişkilidir ancak asit, yemek borusunun ötesine, daha üst bölgelere yani gırtlak ve ses tellerine ulaşır. ...
Boğaz reflüsü, mide asidinin yemek borusunu geçerek, boğaz ve gırtlağa ulaşmasıdır. Bu durum, genellikle gastroözofageal reflü hastalığının bir sonucu olarak gelişir. Mide asidinin yukarı doğru hareket etmesiyle boğazda yanma, ...
Zoretanin etken maddesi isotretinoin olan ve akne tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Ciddi, tedaviye dirençli akne vakalarında tercih edilir. Zoretanin, A vitamini türevi olan bir ilaçtır ve oldukça etkili olmakla birlikte, ciddi yan etkiler de oluşturabilir. Bu nedenle ...
Cipralex (etken maddesi escitalopram), depresyon, anksiyete ve bazı diğer ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bir antidepresandır. Cipralex kullanırken bazı yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler genellikle tedaviye başlandıktan sonra birkaç hafta içinde belirginleşir ve zamanla ...
Bağırsak hastalıkları ile ilgilenen doktor, gastroenteroloji doktorudur. Bağırsak hastalıkları için gitmeniz gereken doktor gastroenterologtur. Gastroenterologlar, sindirim sistemi ve bununla ilişkili organlar (özellikle mide, bağırsaklar, karaciğer, pankreas) ile ilgili hastalık ...
Bağırsakla ilgili sağlık sorunları için başvurmanız gereken bölüm gastroenteroloji ve genel cerrahi bölümleridir. Bu bölüm uzmanları, bağırsak hastalıklarıyla ilgilenir. Bağırsak hastalıkları ile ilgilenen bölümler şunlardır; ...
Ursofalk, safra asidi türevi olan ursodeoksikolik asit (UDCA) içeren bir ilaçtır ve genellikle karaciğer hastalıkları, safra taşı ve safra yolları hastalıkları gibi durumların tedavisinde kullanılır. Ursofalk, safra asitlerinin zararlı etkilerini azaltarak karaci ...
Migren ataklarını hafifletmek için reçetesiz satılan ilaçlar arasında parasetamol (Parol, Minoset), ibuprofen (Brufen, Advil) ve naproksen (Apranax) gibi NSAİİ'ler bulunmaktadır. Kafein içeren kombine ilaçlar (örneğin, Excedrin Migraine) de migren ağrısını hafifletebilir. Ancak bu ilaçlar mideye ...
Arveles (deksketoprofen) ve Parol (parasetamol) birlikte alınabilir, çünkü farklı etki mekanizmalarıyla ağrıyı daha etkili bir şekilde hafifletebilirler. Ancak bu kombinasyon, mide rahatsızlıkları veya karaciğer sorunları gibi yan ...
Tekerlekli sandalye fiyatları, oldukça geniş bir yelpazede değişiklik gösterir. 2024 Aralık ayı itibariyle, en temel manuel sandalyeler 450 TL'den başlayabilirken, ileri teknoloji ürünü, motorlu ve kişiye özel tasarlanmış modeller 60.000 TL'yi hatta daha fazlasını bulabilir. Fiya ...
Evet, masaj cihazları kas ağrısına genellikle iyi gelir. Kas ağrıları genellikle kasların aşırı kullanımı, yanlış duruş, stres veya gerginlikten kaynaklanır. Masaj cihazları, kas dokusuna derinlemesine baskı uygulayarak kan dolaşımını artırır, kaslarda biriken laktik asidin atılm ...
Saç dökülmesini azaltmak ve saç sağlığını desteklemek için bitkisel içerikli şampuanlar etkili olabilir. Kafein içerikli şampuanlar, saç köklerini uyararak dökülmeyi azaltabilir ve saçın güçlenmesine yardımcı olabilir. Isırgan otu özlü şampuanlar, saç köklerini g ...
Ella, aç veya tok karnına içilebilir. Ella'nın (ertesi gün hapı) etkinliği üzerinde yemek yeme durumunun bir etkisi yoktur. Ella'nın etkinliği mide bulantısından etkilenmez, bu nedenle yemeklerle birlikte almanız gerekmez. Ancak, bazı kadınlar ilacı yiyeceklerle birlikte almanın ...